HIRS
Sevgili Sualtı Sevdalıları,
1995 yılında , burdan çok uzak denizlerde serbest dalış yaparken hayatını kaybeden çok yakın aile dostumuz rahmetli Nejat Ezal’ın vefat ettiği Catalina Adasında, onun anısına dalış yapmak üzere başladı benim dalış sevdam. 2000 yılında da sualtında fotoğraf çekmeye basladim. Son nefesime kadarda devam etmek istiyorum.
Bugün daha evvel sunumunu yaptığım bir konuşmayı paylaşmak istiyorum . Sualti, fotograf, yarisma derken HIRS konusu ile ilgili düşüncelerimi paylasmak istedim sizlerle. Konuyu iki başlıkta açmak istiyorum. İlk olarak sualtı fotoğraf yarışmalarında gözlemlediğim hırsı daha sonra da tabiata, denize karşı uygulanan hırsın boyutlarindan bahsedeceğim.
Biz sualtı fotoğrafçıları etkinlik anlamında yılda iki kere bir araya geliyoruz. Biri Herşeye Rağmen Marmara Festivali çerçevesinde fotoğraf yarışması ve ikincisi de TSSF nin düzenlediği Altın Palet Sualtı görüntüleme yarışması. Marmara Festivali her yılın sonbahar döneminde İstanbul’da, Altın Palet ise genelde Ekim ayinda değisik kıyı şehirlerimizde yapılır. Marmara Festivali’nin en önemli amacı İstanbul’un sularında yaşamın halen devam ettiğini göstermek, Altın Palet’in ise amacı Türkiye şampiyonunu belirlemek ve Milli Takımı oluşturmaktır. Bu yarışmalara dalış eşleri ile beraber 50 ila 100 kisi arasında katılım olur .
Önce Google a sordum HIRSI. Dediki; bir şeyi elde etmek için duyulan güçlü istek, tutku, öfke, kızgınlık. Tanım bana biraz ağır geldi, eğer bu tanımı 10 doz Kabul edersek, bir doz hırsa her zaman ihtiyaçmız olduğunu düşünüyorum. Bir dozu herzaman kontrol altinda tutarsin, doz artarsa kontrol taraf değistirir. Hırs, duygusal yaşamdan düşünce, davranış ve eyleme yansıyan belirli sınır ve ölçü içinde kişiliği geliştiren, olgunlaştıran, yücelten önemli güçtür ama elbette belli limitler içerisinde olmak kaydı ile.
Yarişmalarimizda her çesit dozun karşılığına örnek teşkil eden olaylar, bireyler gördüm. Çok örnek çıkardı sizlere paylaşacak ama gerek duymadim hepsini anlatmaya. Ancak sadece bir aşırı dozlanmışı sizinle paylasmak durumundayım. 2012 yılında Çesme’de yapılan yarışma öncesi antreman dalışında bir arkadaşımız triton dediğimiz ve nadir rastalanan kabuklu canlıyı yarışma günü tekrar bulup görüntüleyebilmek için iple bir kayaya bağlamış hırsına mağlup olmustur. Gördüğünüz fotoğraf sevgili Erhan Öztürk tarafindan çekilmis ve gerekli şikayette bulunulmustur. Maalesef bu tatsız hareketi kimin yaptığı tespit edilememiştir. Ama o nasilsa kendini biliyor. Her müsabakada olduğu gibi sualti fotoğraf yarışmalarında da şans önemli faktördür. Beceri, sanat, teknikle de pekiştirdiginde sonuca gidersiniz. Netice olarak atalarımızın dediği gibi ’Hırs gelir, göz kararır. Hırs gider , yüz kızarır.
İkinci olarak da hırsın doğaya tabiata denize verdigi zararlardan bahsetmek istiyorum. Bu bölüme örnek vermek icin çok uzaklara gitmeye gerek yok . Burnumuzun dibinde Yassıada katliamı var.
Necmi artik yok.
Necmi. Yassiada’da iskele altinda yaşayan, arkadaşimla bu adı takdigimiz horozbina balığıydı. Son iki üç senedir yapılan yarışmalarda hep aynı yerde, yuvasındaydı.
Yassıada iskele altı ve cevresi fazla balik nüfusu olmamasina rağmen barındırıdığı diğer canlıların çeşitliği açısından cok zengin bir dalış bölgesiydi.
Yassıada ve Sivriada’nın turistik ve kültürel tesis alanı ilan edilmesinin ardından 14 Mayıs 2015’te temel atma töreni ile inşaat çalışmaları başlatıldı , adadaki tarihi kalıntılar, deprem sensörleri dahil tüm yapılar yıkıldi. Yassiada’da yapımı devam eden otel, kongre merkezi ve liman mimarisi icin o günden beri arkeolojik katmanlar üzerinde iş makineleri ile çalışılıyor.
Buda yetmez gibi inşaat molozlari yıllardır dalış yaptığımız, binlerce canlıyı barındıran iskelenin etrafina dökülüyor. İskele yıkılmış, molozlar tüm faunayı yok etmiştir.
İskele altı ve etrafinda çekilen bana ve sevgili Saygun Dura’ya ait bazi fotoğraflar yazımın ekinde. Necmi dahil 5 sualtı fotoğrafı Saygun Dura’ya, son dört fotoğrafta bana ait.
Bu güzellikler artık yok.
DÜNYADA SEVGİ VE YAŞAM KELİMELERİNİN YERİNİ PARA , MEVKİİ HIRSI , ADALETSİZLİK DEDİĞİMİZ DEĞERLER ALMIŞTIR. İNSANLAR , ÜLKELER KENDİ RAHAT VE KONFORLARINI KORUYABİLMEK İÇİN TÜM DÜNYA İNSANLARI ÜZERİNDE SÖZÜM ONA DEMOKRASİ VE HÜRRİYET ADINA FİZİKİ , EKONOMİK VE DE İNSANLIK DIŞI YAPTIRIMLARINI EN ACIMASIZ ŞEKİLDE UYGULAMAYA BAŞLAMIŞTIR. ŞİDDET VE HIRS HER GEÇEN GÜN TÜM HIZIYLA TIRMANMAKTADIR. YÜZLERCE MASUM İNSAN BINLERCE CANLI YENİ YÜZ YILIN EMTİALARI İÇİN HAYATLARINI BOŞ YERE KAYBETMEKTEDİRLER. İNSANLIKTA ELİNDEKİLERİ KAYBETMEMEK PAHASINA OLANLARA GÖZ YUMMAKTADIR. YAŞANABİLİR BİR DÜNYANIN OLUŞMASI ANCAK İNSANLAR ARASINDAKİ SEVGİNİN YENİDEN TESİS EDİLMESİYLE MÜMKÜN OLACAKTIR.
UMARIM İNSANOĞLU BU HIRSLARINA GEM VURUR VE AŞIĞI OLDUĞUMUZ DOĞAMIZIN, DENİZLERİMİZİN YOK OLUŞU YAVAŞLAR BELKİ DE DURUR. DİLERİZ ÖYLE OLUR.
Cem Özoral