Ordu-Giresun Bölgesi Ekspedisyonu

Künye

Tarih: 27-28 Temmuz 2019

Amaç: Daha önce su altı yapısı çok fazla bilinmeyen ve görüntülenmemiş olan Ordu-Giresun bölgesinde faunayı ve yapıyı daha iyi tanımak, bölgenin su altı görüntülemesini yapmak.

Katılımcılar:
SUFOD Ekibi: Ateş Evirgen, İlhan Ertaş, Mehmet Çelik, Tolga Taymaz
Ordu Dalış Merkezi Ekibi: Aşkın Toka, Hakan Güney

Karadeniz bölgesi, Türkiye’de dalış düşünüldüğünde genellikle pek akla gelen bir bölge değil. Ancak SUFOD olarak, Türkiye’nin her yerinde, denizler ve iç sulardaki yapıyı, canlıları görüntülemek ve bunları dalış camiası, ilgili kurumlar ve kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Bunun yanında, dalışla uzun yıllardır ilgilenen ve Marmara, Ege ve Akdeniz’in birçok yerinde dalmış kişiler olarak, Karadeniz’in su altı yapısını merak da ediyorduk.

Karadeniz kıyılarının toplam uzunluğu 8350 km, kapladığı alan 461.000 kilometrekare, en derin yeri ise 2210 metredir ( http://www.alnurceyhan.com/detay.php?id=83) . Deniz suyu sıcaklığı yaz aylarında 20-25 derece olup, kış aylarında Türkiye’nin de kıyılarının bulunduğu güney kıyılarında biraz daha yüksek iken, kuzey kesimlerinde çok daha fazla düşebilmektedir. Dünyadaki en büyük hidrojen sülfür rezervine sahiptir. Karadeniz dibindeki oksijensiz ortam, ahşap enkazları kemiren canlıların yaşamasına olanak vermediğinden, gemi enkazları ve arkeolojik materyal yönünden çok zengin olabileceği söylenmektedir. Karadeniz’de çok yüksek sayıda batık olabileceği bildirilmiş, (https://ozhanozturk.com/2017/12/06/karadenizin-dip-sularindaki-zehir-hidrojen-sulfur/) bunlardan çok az bir kısmına ise ulaşılmıştır. (Verilen linklerde, bu konuda daha geniş bilgiye ulaşılabilir)

Maviyle yeşili aynı anda kucaklayan Ordu, tarihte Hitit, Kimmer, Amazon, İskit, Makedon, Pontus, Roma, Bizans ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapmıştır. Eski uygarlıklardan pek çok tarihi kalıntının görülebileceği Ordu ve çevresinde belki de en çok ilgi çekenler Amazonlar’dır. Yunan mitolojisinden ve ünlü tarihçi Herodot’un anlattıklarından bildiğimiz kadarıyla Amazonlar Rusya’dan Anadolu’ya geçiş yapan ve Sinop’tan Giresun’a kadar geniş bir coğrafyada yaşamış bir kabiledir. Amazonlar’ın çok iyi savaşçılar oldukları ve silah olarak ok ve yayı kullandıkları anlatılmaktadır.

Ordu’nun zengin tarihine dair anlatılan bir diğer efsane de Argonot’ların, Altın Post’un peşine düştükleridir. Altın Post, Yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden postun adıdır. Babasını öldürüp tahta geçen amcasından krallığı geri almak isteyen Jason, diğer Argonotlar’la birlikte günümüzde Gürcistan topraklarında olduğu yerde bulunduğu tahmin edilen Altın Post’u aramaya çıkmıştır. Elli beş kürekli bir gemi ile Yunanistan kıyılarından yola çıkan Jason’un kimi anlatılara göre Altın Post’u aldığı söylenmektedir.

Ordu-Giresun bölgesindeki dalışlar için, uzun süredir Ordu Dalış Merkezi’nin kurucusu, üyemiz Hakan Güney ile uygun zamanı planlamaya çalışıyorduk. Nihayet Temmuz sonu için planlamamızı yaptık ve ilk defa dalacak olacağımız bir yöreye gitme heyecanıyla yola çıktık. Hakan Güney Hocamız ve Giresun bölgesinden Aşkın Toka bizleri karşılayarak ilk andan itibaren bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaştılar.

Sıcak ve açık bir havada, ilk dalış noktamız, yukarıda anlatılan efsaneden adını alan Yason Burnu oldu. Ordu’nun yaklaşık 20 km batısında, Perşembe ilçesi sınırlarında bulunan Yason Burnu, üzerindeki kilisesi ve çekici kıyı yapısı nedeniyle herkesin çok ilgisini çeken bir bölge. Hazırlıklarımızı yapıp bölgede ilk kez dalıyor olmanın heyecanı ile suya girdik. Kıyıdan epey açıldıktan sonra bile 6-7 metrenin üzerine çıkmayan derinliklerde ve tahminlerimizin üzerinde bir görüş mesafesinde önce bir vatoz utangaç bir şekilde göz kırpıp kaçtı. Sonra diğer bölgelerimizden de aşina olduğumuz birçok türü (horozbina, deniz iğnesi, yengeç türleri vb) gözlemleyerek dalışımızı bitirdik. Devamında, burnun ucuna ve doğu tarafına doğru su altındaki yapıyı gözlemleme şansımız oldu. Mevsimler arasında su düzeyinin farklı olduğunu öğrendiğimiz kayalıklar çok ilginç görüntüler sunuyordu. Burada tarihte neler olduğunu düşünerek, burnun Kiliseye bakan doğu tarafında kıyıya çıktık. Çıkmadan önce “Deniz Ciğeri Deniz Anaları”, görüşü yüksek ve tertemiz suda görsel bir şölen sundular.

Daha sonra Dedeoğlu dalış bölgesine geçtik. Burada, biraz önceki türlerin yanında iskorpitler de bol  miktarda idi. Dalışımızı bitirip harika bir günbatımı seyrederek kıyıya çıktığımız noktada bulunan restoranda yemeğimizi yedik ve gece dalışına hazırlandık. Her gece dalışında olduğu gibi, aynı noktada gündüz dalışımızdan daha çok canlı görerek ve çekimlerimizin sonuçlarını merak ederek sudan çıktık.

Ertesi gün, yine Ordu’nun batısında bulunan, günübirlik ziyaretçilerin de uğrak noktası olan Hoynat Adası’nda dalışımıza gittik. Samsun-Ordu karayolu üzerinde bulunan Hoynat Adası dalış noktasına, yol kenarından toprak bir yolla iniliyor. Kumsalın batısındaki burnun yaklaşık 20-30 metre ilerisinde ise, üzerinde çok az kalmış tarihi izlerle adayı görmek mümkün. Dalış ve görüntüleme malzemelerini deniz kenarına indirdikten sonra hazırlandık ve suya girdik. Bu noktada kıyının devamındaki burnun yapısı nedeniyle en iyi güneş ışığını almak için dalışı öğleden önce yapmakta yarar var. Ada’nın ise, günün farklı saatlerinde farklı yerleri güneş almakta, dolayısıyla her saat dalmak mümkün. Kıyıdan dalışa başladığımız bu noktada yaklaşık 6-7 metrelerde burundan ayrıldık ve kum yapısındaki zemini takip ederek adaya ulaştık. Burada, daha önceki canlı türlerine ek olarak trakonya ve kefalleri de görüntüledik. Maksimum derinliğimizin 8 metre olduğu dalışta su altını çok rahat bir zaman diliminde gözlemlememiz mümkün oldu. Dalış sonrası, yörenin ünlü lokantası “Vonalı Celal”de idik ve unutulmaz bir gün batımını da burada akşam yemeği yerken yaşadık.

Üçüncü dalış günümüzde rotamız Giresun Adası idi. 2.derece SİT Alanı olduğundan dalış için özel izin alınan adaya, kıyıdan yaklaşık 20 dakikada vardık. Giresun Limanı’ndan adaya her gün, rehber eşliğinde seferler düzenlenmekte ve ada turunda Amazonlar gelen turistleri karşılamakta. Biz de önce rehberimizden tarihi bilgiler alarak adayı turladık ve sonrasında iskelenin yanından dalışa geçtik. İlk dalış noktamızda o gün akıntı çok fazlaydı, o yüzden dalışı, planladığımızdan daha kısa kesmek durumunda kaldık. 2. dalış için adanın nispeten korunaklı batı tarafına geçtik ve ilginç su altı oluşumlarının eşliğinde dalışımızı yaptık, burada dip 22 metrede idi ve tatlı suyun zeminden denize karıştığı bir bölge vardı. Bu noktayı gündüz haliyle görüntüledikten sonra adada olağan üstü bir gün batımı izledik ve peşinden gece dalışımızı yaptık, yine gündüzden daha yoğun bir canlılığa tanık olduğumuz dalışı sonlandırırken, hem adanın hem de Giresun bölgesinin dalınacak ve keşfedilecek başka noktalarını bir dahaki gelişimize bırakıyorduk. Bu ekspedisyon gezimizde, bize ellerinden gelen her türlü desteği, gece gündüz sağlayan ve harika bir ev sahipliği gerçekleştiren Ordu Dalış Merkezi’nden Hakan Güney ve Aşkın Toka’ya teşekkürlerimizi sunarız.

Add a Comment

Your email address will not be published.