Sivas-Gürün ilçesi, Gökpınar Gölü Ekspedisyonu

Künye
Tarih: 4-5 Mayıs 2019
Amaç: Sivas İli, Gürün İlçesi, Gökpınar Gölünde yaşam çeşitliliğini ve zararlı yosun popülasyonunu gözlemlemek. Göldeki alabalıkların sayılarının ve sağlık durumlarının daha önceki bölgeye yapılmış dalışlardaki durumla karşılaştırılması.
Katılımcılar:
SUFOD ekibi yönetim kurulu üyeleri: Ateş Evirgen, Tolga Taymaz, Mehmet Çelik ve Şener Nikbay
SUFOD ekibi üyeleri: Murat İnan, Meryem Göksel ve Onur Sezer'den oluştu.
Sivas’a dalışa gittiğimi etraftaki dost, arkadaş ve tanıdıklara söylediğimde hayret ve tereddütle karşılanıp “nasıl yani” yanıtını aldım. Bozkırın ortasında dalış organizasyonu! Olacak şey mi?! Gökpınar Gölü’nü duymamış olsam ben de aynı tepkiyi verirdim elbette. Ama duyanlar bilir ki doğal bir kaynak gölü olan Gökpınar, mutlaka dalınması gereken bir nokta. Hele ki bir de su altı fotoğrafına meraklıysanız!
Saha çalışma grubumuzun atom karınca misali üyesi, başkanımız Ateş Evirgen’in medar-ı iftiharı Doktor Tolga’nın organizasyonu ile gerçekleştirdiğimiz Gökpınar Gölü’ne dalış ana amaçlı Sivas ekspedisyonu, hem eşsiz bir dalış deneyimi ve güzel fotoğraflarla dönmemize hem de hafta sonu kaçamağı deyince pek de akla gelmeyen bir konum olan Sivas şehrini ve çevresini tanımamıza vesile oldu.
Sivas Orta Anadolu’nun kadim şehirlerinden. Tarih boyunca pek çok medeniyetin uğrak yeri olmuş. Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin eserleri hâlâ dimdik ayakta dururken, Cumhuriyet tarihimiz açısından da çok önemli bir şehir olduğu herkesin malumu. 4-11 Eylül 1919’da Mustafa Kemal’in önderliğinde toplanan Sivas Kongresi “Manda ve himayenin kabul edilmeyeceği” kararı ve “Ya istiklal ya ölüm” sloganıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli bir kilometre taşı olmuş. Tüm ekip üyeleri olarak, Sivas ekspedisyonumuzun kongrenin yüzüncü yılında gerçekleşmesinin etkinliğimize ayrı bir anlam kattığı konusunda hemfikir olduk.
İlk gün Gökpınar Gölü’ne dalışı tamamladıktan sonra göle yakın konumdaki doğal güzellikleri gezme ve fotoğraflama şansı da bulduk. İkinci günü ise, uçuş yasağımız da olduğundan Sivas şehrini gezmeye ayırdık. Maksimum derinliği dokuz buçuk metre olan bir dalış yapmış olsak da dalışımız yüksek irtifada gerçekleştiğinden uçuş yasağına özen göstermek şarttı.
Sivas merkezde ziyaret ettiğimiz başlıca yerler, Taşhan, Çifte Minareli Medrese, Gök Medrese, Şifaiye Medresesi, Atatürk ve Kongre Müzesi, Buruciye Medresesi,Sivas Kalesi ve Kesik Köprü oldu.
Gök mavisi rengi ve aynı adı taşıyan çayın kaynağı olması nedeniyle “Gökpınar” adını alan göl, Gürün’ün Yelken ve Karahisar köyleri arasında yer alıyor. Yüzölçümü yaklaşık 3.000 metrekare olan Gökpınar Gölü’nün en derin noktası dokuz buçuk metre. Gökpınar’ın Sivas’a uzaklığı 150, Gürün’e uzaklığı ise 10 km. Sivas’a havayolu ile ulaştıktan sonra Gürün’e giden minibüslerle ilçeye ulaşmak, buradan da Gökpınar Gölü minibüsleriyle ya da taksiyle göle varmak mümkün.
Ekspedisyona katılan ekibimizden bir grup Sivas’a İstanbul’dan uçak yolculuğuyla ulaşırken, Eskişehir ve Bursa’dan gelen üyelerimiz karayolu ile şehre vardı. Cuma akşamı, Sivas’ta bizi misafir eden Yıldız Doğa Sporları Kulübü’nden Alparslan Bey’in öncülüğünde kısa bir şehir gezisi yapıp otelimizde dinlenmeye çekildik. Cumartesi sabahı Sivas’ın merkezinden 2,5 saat süren keyifli bir yolculukla Gökpınar’a vardık. Bahar mevsimi yeşilin en güzel tonlarını yol boyunca önümüze serdi. Göle vardığımızda karşımıza çıkan manzara ise büyüleciydi. Suyun temizliği ve berraklığından, daha kenarına kadar bile gitmeden yukarıdan gölün tabanını ve içinde yüzen balıkları görebiliyorduk. Bu öyle bir temizlik ki Gökpınar Gölü’ne dalmadan önce her dalış öncesi titizlikle dikkat ettiğimiz yeterli sıvı alma işlemini yapmaya gerek duymadık. Çünkü az sonra dalış yapacağımız su içmeye müsaitti.
Bir süre manzaranın tadını çıkardıktan sonra dalış ve fotoğraf ekipmanlarımızı hazırladık. Dalış bilgisayarlarımızı yüksek irtifa dalışı için ayarladık. Su sıcaklığı 10 derece olduğundan bazı ekip üyelerimiz kuru elbise tercih ederken, yarı kuru ya da ıslak elbiseyle dalanlarımız da oldu.
Gökpınar Gölü’nün berrak sularında yeşil ve mavi iç içeydi. Dalışa başladığımızda bizi ilk karşılayan yemyeşil yosun kümeleri oldu. Görsel olarak güzel görünse ve iyi fotoğraf verse de gölün ekosisteminin sağlığı açısından bu yosunların zaman zaman temizlenmesi gerekiyor. Aynı zamanda AFAD üyesi olan Yıldız Doğa Sporları Kulübü üyeleri bu konuya çok önem vermekte. Gölün temizliği ve berraklığının başlıca nedeni göl tabanının pek çok noktasında kayaların arasından kaynayan tatlı sular. Gölde Gökkuşağı Alabalığı adı verilen bir alabalık türü yaşıyor. Bu saklı cennette 1 saat kadar süren dalışımızı bitirirken ölmeden önce yapılacaklar listemize bir tik atmış olmanın sevinci ve heyecanıyla sudan çıkıyorduk.
Sivas’a gelmemizin asıl nedeni olan Gökpınar Gölü’ne dalışımızı bitirmiştik ama bu güzel coğrafyaya gelmişken görülmesi gereken başka yerler de vardı. Malatya’nın Darende ilçesinde bulunan Tohma Kanyonu da bunlardan biriydi ve rotamızı kanyona çevirdik.
Tohma çayının her iki yakasından göğe yükselen yalçın kayalar Tohma Kanyonu’nu ve sarp bir vadiyi oluşturuyor. Baharın güzelliği eşliğinde kanyonda yürüyüş yapmak, Günpınar Şelalesi’nin coşkun akan sularını izlemek ve elbette tüm bu eşsiz güzellikleri fotoğraflamak ekibimiz için ayrı bir keyif oldu.
Tohma Kanyonu bölgesinde görülmesi gereken bir başka nokta da Somuncu Baba Külliyesi ve Balıklı Kuyular. Külliye kanyondaki yalçın kayalığın bir yanına, kayalar oyularak yapılmış. Yine kayaların oyulması yöntemiyle külliyeye su ulaştırılmış. Kanyondan gelen su külliyeyi oluşturan cami ve türbenin içinden geçiyor. Buradaki suyla komşuluğu bulunan Balıklı Kuyular’da ise sayıları binlerle ifade edilen pek çok balık bulunmakta. Ekibimiz bu balıkları da fotoğrafladı ve tür belirleme çalışmalarımız devam ediyor.